Sarıhan Hukuk ve Danışmanlık 2023 yılında avukat Seda Sarı tarafından Eskişehir’de kurulmuştur. Dinamik kadrosuyla müvekkillere hızlı ve etkin bir hizmet vermektedir. Ulusal ve uluslararası alanda hukukun birçok dalında hizmet vermekte olan Sarıhan Hukuk Eskişehir Odunpazarı’nda bulmaktadır.

Kamulaştırmasız El Atma

Kamulaştırmasız el atma, idarenin herhangi bir kamulaştırma işlemi yürütmeden veya bedel ödemeden bir taşınmaza fiilen müdahale ederek kullanmaya başlamasıdır. Bu durum, Anayasa’da güvence altına alınan mülkiyet hakkını ihlal eder ve taşınmaz malikinin mağduriyetine yol açar. İdare tarafından yapılan bu fiili el atma, çoğu zaman yol, park, okul, kamu binası veya altyapı hizmetleri gibi kamu yararı gerekçesiyle gerçekleşir. Ancak bu müdahale usule aykırıdır, çünkü taşınmazın mülkiyet hakkının devri yalnızca hukuka uygun bir kamulaştırma süreciyle mümkündür.

Kamulaştırmasız el atma iki şekilde ortaya çıkabilir: fiili ve hukuki el atma. Fiili el atma, idarenin taşınmazı fiziksel olarak işgal etmesiyle olurken; hukuki el atma, taşınmazın imar planı veya idari işlemlerle fiilen kullanılamaz hale getirilmesi durumunda gündeme gelir. Her iki halde de taşınmaz sahibi, mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle dava açma hakkına sahiptir. Bu nedenle kamulaştırmasız el atma, hem mülkiyet hakkı hem de hukuk devleti ilkesi açısından önem arz eder.

Kamulaştırmasız El Atma Hangi Hallerde Söz Konusu Olur?

Kamulaştırmasız el atma, genellikle kamu hizmeti amacıyla yapılan müdahaleler sonucunda ortaya çıkar. Örneğin, yol yapımı için taşınmazın bir kısmının işgal edilmesi, okul bahçesi olarak kullanılmak üzere mülkiyetin alınması ya da elektrik direği, kanalizasyon hattı gibi altyapı tesislerinin taşınmaza yerleştirilmesi durumları kamulaştırmasız el atmaya örnek gösterilebilir. Bu müdahalelerin ortak noktası, herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın taşınmazın kamu yararı için kullanılmaya başlanmasıdır.

Bunun dışında hukuki el atma halleri de söz konusudur. Örneğin, imar planlarında taşınmazın park, yeşil alan ya da yol olarak belirlenmesi ve bu nedenle malikin taşınmazı kullanamaması da kamulaştırmasız el atma niteliğindedir. Bu gibi durumlarda taşınmaz fiilen işgal edilmemiş olsa dahi malik mülkiyet hakkını kullanamaz hale gelir. Dolayısıyla hem fiili hem de hukuki müdahaleler, taşınmaz sahibine dava açma hakkı verir.

Kamulaştırmasız El Atma İle Kamulaştırma Arasındaki Fark Nedir?

Kamulaştırma, kanunlarla belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak idarenin taşınmaz mülkiyetine bedelini ödeyerek el koymasıdır. Kamulaştırmada malikin mülkiyet hakkı korunur, çünkü taşınmazın bedeli peşin ödenir ve hukuki süreçler tamamlanır. Kamulaştırmasız el atma ise herhangi bir kamulaştırma kararı alınmaksızın, bedel ödenmeden yapılan fiili veya hukuki müdahaledir. Bu nedenle kamulaştırmasız el atma, hukuka aykırı bir uygulama olup mülkiyet hakkını doğrudan ihlal eder.

Bir diğer fark, kamulaştırmada idarenin resmi belgeler ve mahkeme kararlarıyla hareket etmesidir. Kamulaştırmasız el atmada ise bu süreç tamamen yok sayılır ve malik çoğu zaman müdahale sonrasında mağduriyet yaşar. Dolayısıyla kamulaştırma hukuka uygun bir idari işlemken, kamulaştırmasız el atma hukuka aykırı bir fiil olarak kabul edilir. Bu nedenle taşınmaz sahibi, kamulaştırmasız el atmaya karşı dava açarak hakkını aramak zorunda kalır.

Kamulaştırmasız El Atma Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılacak davalar, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür. Bu davalar, mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin olduğundan özel hukuk hükümlerine tabidir. Taşınmaz sahibi, idareye karşı bedel tespiti ve tazminat talepli dava açabilir. Davada esas amaç, taşınmazın bedelinin güncel piyasa koşullarına göre belirlenmesi ve malik adına tazminatın ödenmesidir.

Ancak taşınmazın idareye devri talebiyle açılan davalarda idare, dava sonucunda taşınmazın mülkiyetini kazanırken malik bedelini alır. Ayrıca bazı durumlarda malik, taşınmazın tamamen geri verilmesini de talep edebilir. Bu nedenle mahkeme, davanın konusuna ve idarenin müdahalesine göre farklı kararlar verebilir. Özetle, taşınmaz malikinin hak arayışı Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde gerçekleşir.

Kamulaştırmasız El Atma Davası Açma Süresi Ne Kadardır?

Kamulaştırmasız el atma davalarında zamanaşımı süresi önemlidir. Yargıtay içtihatlarına göre bu davalar için genel zamanaşımı süresi 20 yıl olarak belirlenmiştir. Yani malik, idarenin fiili veya hukuki el atma tarihinden itibaren 20 yıl içerisinde dava açabilir. Bu süre geçtikten sonra dava açma hakkı sona erer. Ancak uygulamada her olayın koşulları farklılık gösterebilir ve bazı durumlarda sürelerin başlangıcı tartışmalı hale gelebilir.

Ayrıca Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, mülkiyet hakkının korunması gerekliliğine vurgu yaparak malik lehine değerlendirmeler yapılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle her ne kadar zamanaşımı süreleri önemli olsa da, mülkiyet hakkının özünün korunması adına bazı durumlarda istisnalar söz konusu olabilir. Yine de malikin hakkını kaybetmemesi için müdahaleden itibaren vakit kaybetmeden dava açması en güvenli yoldur.

Kamulaştırmasız El Atma Taşınmaz Sahibine Hangi Hakları Tanır?

Kamulaştırmasız el atma halinde taşınmaz sahibi, öncelikle taşınmazın bedelini talep etme hakkına sahiptir. Bedel, taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerine göre belirlenir ve idare tarafından ödenir. Böylece malik, mülkiyet hakkından mahrum kalmasına rağmen taşınmazın gerçek değerine karşılık gelen tazminata kavuşur.

Bunun yanı sıra malik, eğer taşınmaz üzerinde yapılan müdahaleye rağmen mülkiyetin idareye devrini istemiyorsa taşınmazın geri verilmesini de talep edebilir. Ancak bu durum, genellikle taşınmazın üzerinde kamu yararına bir yapı yapılmadığı veya kullanımın kalıcı olmadığı hallerde mümkün olur. Eğer taşınmaz yol, okul, park gibi kamuya tahsis edilmişse mahkeme çoğu kez mülkiyetin idareye devrine karar verir.

Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Açılan Davada Süreç Nasıl İşler?

Kamulaştırmasız el atma davası açıldığında, mahkeme öncelikle taşınmazın değerini tespit eder. Bunun için bilirkişi incelemesi yapılır ve taşınmazın konumu, imar durumu, emsal satış değerleri gibi kriterler dikkate alınır. Ardından idarenin taşınmazı hangi amaçla kullandığı, kamu yararı gerekçesi ve taşınmaz üzerindeki fiili durum değerlendirilir. Mahkeme bu aşamalardan sonra ya taşınmazın idareye devrine ve bedelin ödenmesine ya da taşınmazın malike iadesine karar verir.

Süreç boyunca taşınmaz sahibi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti gibi masrafları da idareden talep edebilir. Karar kesinleştiğinde idare, belirlenen bedeli ödemek zorundadır. Eğer ödeme yapılmazsa icra takibi yoluna gidilebilir. Bu süreç, mülkiyet hakkının korunması ve idarenin keyfi uygulamalarına karşı maliklerin haklarını savunmaları açısından büyük önem taşır.

Comments are closed